| 17 Şubat 2012 |
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Mersin'de yapılacak petrol arama çalışmalarına 10'a yakın uluslararası firmanın başvurduğunu söyleyerek, "Bunu uluslararası hem sermayeye hem de petrol üreticisi firmalara açtık. Kısa bir sürede de bu çalışmalarını sonuçlandıracağız" dedi.
EPDK ve PETDER tarafından Bolu Gazelle Otel'de düzenlenen Petrol Sektörü Değerlendirme Toplantısı'na katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Akdeniz'de yapılan petrol arama çalışmalarını değerlendirdi. Toplantı öncesi gazetecilerin sorularını cevaplayan Yıldız, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin petrol arama çalışmaları hakkında da konuştu. Bakan Taner Yıldız, bir soru üzerine şunları söyledi. "Bu işlemi ister ikinci ister bir öncekini kastederek söylüyorum. Uluslararası hukuka aykırı hiçbir işlemin yanında değiliz. Bu manada bizi çok yakınen ilgilendirdiği için de karşısındayız. Biz Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Kıbrıs'ın tamamına, bütününe şamil olacak herhangi bir çalışmanın haricindeki çalışmalarını desteklemiyoruz. Oradaki herhangi bir kaynak varsa, herhangi bir değer varsa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle beraber değerlendirmesi gerektiği kanaatindeyiz. Adilane olan budur, doğru olan budur. Bütün Kıbrıs halklarının aynı şekilde bu kaynaklardan istifade ediyor olması lazım. biz bildiğiniz gibi gerek Magusa'da, kara parçalarındaki çalışmalarımıza devam ederken, bir yandan da Akdeniz'de Antalya açıklarında Shell'le beraber yürüttüğümüz çalışmalar belli bir sistemde ve program dahilinde çalışmalarına devam ediyor"
Mersin açıklarında yapılan petrol arama çalışmalarına uluslararası 10'a yakın firmanın başvuruda bulunduğunu söyleyen Yıldız, şöyle konuştu: "Bunun yanında şu ana kadar 10'a yakın uluslararası firmanın da müracaat ettiği Mersin açıklarında bir petrol araması ve doğalgaz aramalarıyla ilgili çalışmalarımız var. Bunu uluslararası hem sermayeye hem de petrol üreticisi firmalara açtık. Kısa bir sürede de bu çalışmalarını sonuçlandıracağız. Ben şunu söylemek istedim. Aslında petrol ve doğalgazın dünyada ticari bir talep olmasına rağmen savaşın gerekçelendirilmesinde kullanılmasını sektörün sahipleri olarak son derece üzücü buluyoruz. Temennimiz şudur ki gerek Akdeniz'deki gerek Kıbrıs'taki çalışmaların mutlaka barışın önemli bir gerekçesi olması gerektiği temennisini vurgulamak istedim. Doğru olan da bu olacaktır"
Avrupa ülkelerinde soğuk hava nedeniyle 600'e yakın insanın öldüğünü hatırlatan Taner Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu an da olumsuz hava şartlarından dolayı önceki gün Ukrayna'daydık. Eksi 35 derecelere kadar inen soğuk havayı gördük. Avrupa'da soğuklardan ölenlerin sayısı 600'e yaklaştı. Farklı ülkelerde 600'e yakın kişi soğuktan öldü. Bu çok normal bir şey değil. Ülkelere göre değişiyor. Biz de son 42 yılın en soğuk günleri yaşanıyor. Bazı ülkelerde son 60 yılın en soğuk günleri. Azerbaycan gibi ülkelerde ise son 110 yılın en soğuk mevsimi yaşanıyor. Hazar Denizi'nin 600 metre civarında kıyıdan itibaren donduğunu ve platformların da bundan etkilendiğini görüyoruz. Bütün bu olumsuzluklara rağmen 5 ayrı ülkeden doğalgazın, 11 ayrı ülkeden de petrolün alındığı bir ülke olarak tüketicimize, vatandaşımıza yansıttığımız herhangi bir sıkıntı yok."
Doğalgaz ya da elektrik kesintisinin çok büyük bir sıkıntıymış gibi lanse edildiğini ifade eden Taner Yıldız, bunu sektöre haksızlık olarak gördüğünü söyledi. Yıldız, basın mensuplarına şunları anlattı: "Yalnız değerli arkadaşlar, şunu belirtmek isterim. Lokal olarak 1 milyon kilometrelik bir hattın bulunduğu bir dağıtım şirketinden bahsediyorum. Bir milyon kilometre. Herhangi bir mahalledeki herhangi bir arızanın veya şehrin bir bölümündeki arızanın programlı kesinti gibi sunulması doğru şeyler değil.
Açıkça ifade ediyorum. Bütün hava şartlarına maruz bir işletmecilik yapıyoruz. Bir yerde iletim hattı kopuyor. O vefakar arkadaşlarımız, teknisyenlerimiz, teknikerlerimiz, mühendislerimiz iki metre karın altında o sıkıntıyı bulmak durumundalar. Bunlar yol üzerinde de değil. Biz kendimize bahar mevsimi muamelesi yapamayız. Şu an kış ayındayız ve kar yağıyor. Kar yağdığında işletim şartları sıkıntıya düşebiliyor. Vapur seferleri, uçak seferleri iptal edilebiliyor. Bir duble karayolumuza çığ düşebiliyor ve yol kapanabiliyor. Ama elektrikteki herhangi bir sıkıntı çok büyük bir sıkıntı gibi sunulabiliyor. Ben bunu sektörümüze bir haksızlık olarak görüyorum."
