| 24 Ağustos 2015 |
ÖZEL HABER: EBRU AYDEMİR
Yukarı Çarşı’da bulunan tarihi Taşhan’dan insanlık dersi çıktı. Özgür Bolu Gazetesi, tarihi mekanın işleyişini inceledi ve esnaflarla konuştu. 12 yıllık esnaf Tekin Güleş’in sözleri her şeyi özetledi; “Biz buradaki esnaflar olarak birbirimizin elindekini kıskanmayız. Birbirimizi geçmeye çalışmayız. Sevinçte ve üzüntüde ortaklık yaşamak istiyoruz, rekabet ortamı değil.”
Büyük Camii Mahallesi’de bulunan ve 1804 yılında inşa edilen Taşhan’ın çalışma sahasında neler yaşandığını merak ettik. İki katlı ve açık avlusu olan, kesme taş ile inşa edilmiş ve 30 odası bulunan Taşhan, görüntüsü ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. 12 yıldır Taşhan’da kitap satıcılığı yapan Tekin Güleş, tarihi mekandaki çalışma günlerini anlattı. Ellerindekinin kıymetini bilen esnaflar olduklarını söyleyen Güleş, “Taşhan’da geçmiş zamana göre değişen bir şey yok. Mevsimsel olarak satışlarımız değişiyor. Yazın yerli ve yabancı turistler burayı canlandırıyor. Kışın ise her yerde olduğu gibi Taşhan da sessizliğe bürünüyor. Buradaki dükkan sahiplerinin çoğu emekli oldu. Belli bir hayat standardı olan insanlar. Gelirimizdeki azlık veya çokluk satıcının hırslıyla alakalı bir şey. Biz elimizdekilerin kıymetini bilen esnaflarız. Temel ihtiyaçları gözeterek yaşarsak huzurlu oluruz. Bu da toplum psikolojisini olumlu etkiler” diye konuştu.
Rekabet ortamı yok
Taşhan esnafının birbirlerine karşı tutumlarını dikkat çekici kelimelerle anlatan Tekin Güleş, “Buradan elde edilen kazançla bir aile geçindirilebilir. Toplumu oluşturan bireylerin hayat algıları tüm bunları yönlendiriyor. Meşhur bir söz vardır; ‘Bir vadi dolu altını olsa bir insanın bir ikincisini istermiş.’ Biz dünyada 80-90 yıl ömür sürüp gideceğiz. Hayata böyle bakıyoruz. Huzurumuzu ve mutluluğumuzu bozacak düşüncelerden kaçınıyoruz. Her yerde olan sıkıntılar gibi burada da olabilir ama önemli olan kendi huzurumuz için bu sorunları minimize ediyoruz. Aşırı istek bizleri hatalara yönlendirir. Biz buradaki esnaflar olarak birbirimizin elindekini kıskanmayız. Birbirimizi geçmeye çalışmayız. Sevinçte ve üzüntü de ortaklık yaşamak istiyoruz, rekabet ortamı değil. Taşhan’daki esnaflar olarak birer üzüm tanesi gibiyiz, hepimiz güneşten istifade ediyoruz. Kimimiz tatlıyız, kimimiz ekşi. Kendimizdeki ekşiliği güneşten daha çok yararlanarak tatlıya çevirmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Osmanlı geleneği sürüyor
Taşhan esnafının Osmanlı’dan kalma gelenekleri sürdürdüğüne dikkat çeken Güleş, şöyle konuştu;
“Taşhan’da Osmanlı’nın ilk dönemlerindeki alışkanlıklarını devam ettirmeye çalışıyoruz. Dükkanları açtığımızda siftah yapmayan esnaflarımıza kendi müşterilerimizi yönlendirmeye çalışıyoruz. Bizler paylaşımcı olmazsak bu toplum çekilmez olur. Taşhan’da çalışmanın ilmi bir doygunluğu var. Bir problemimiz olduğu yerde üstatların uzun uğraşlar verdiği bu muazzam eserlerden yararlanıyoruz. Benim bile Taşhan’a gelmek kendi tercihim değildi. Ben daha önce birçok alanda çalıştı. Demircilikten elektrikçiliğe varana kadar birçok iş yaptım. İş akışıma bağlı olarak kendimi burada buldum. Halimden hiçbir şikayetim yok. Bizler Taşhan esnafları olarak halimizden memnunuz.”
